28 Mart 2009 Cumartesi

Helikopter kazası: Bizim Habercilerimiz

27 mart 2009
Artık dayanamadım yazmak istedim... Tv kanallarını kumandanın ileri tuşuyla geziyorum. Alt yazılar şöyle:
Kurtulan yok
3 ceset bulundu, 3 kişi sağ
4 ceset, 2 kişi sağ
5 ceset bulundu.

Az sonra Sn. Yazıcıoğlu vefat etti. Bir diğeri, "Yazıcıoğlu kayıp"...

Gelişmiş ülkelerde böyle oluyor mudur? Sanmıyorum. Oralarda yetkili tek bir merci yapıyor bu tip açıklamaları...Belirli bir kanalı değil eleştirmiyorum. Doğrulanmamış "haber" veren hepsini eleştiriyorum. Ve çok garipsiyorum. Habercilik böyle bir meslek midir? Diyecekler ki "halkı bilgilendirmeye çalışıyoruz". Hayır. Yaptığınız bu değil. Doğrulanmamış haber/bilgi halka sunularak habercilik mi yapılır? Ben habercilik konusunda eğitim almış biri değilim. Birisi beni ve herkesi bilgilendirirse sevinirim. Habercilik, onun bunun verdiği, teyit edilmemiş, olasılıkla doğru olmayan bilgileri doğru ve kesin gibi sunmak mıdır? bir acele telaş... saat doldurmak, izleyici toplamak için???

Şu da çok traji-komikti... Bizim mantık silsilemizi gösteriyor... Biri spikerle de telefonda konuştuğu kişi arasında şu diyalog geçiyor..
- Bu verdiğiniz bilgi doğru mu?
- Evet kesinlikle doğru. Ama teyit edilmedi...... !!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!

Yorum yapmama hiç gerek yok, tv başındaki herkes her gün bunlara tanık oluyor. Uçak kazasına da aynı şey oldu. Hollandayı çok eleştirdik ama ölüler yaralılar sağlar tam olarak tespit edilmeden kimlikleri belirlenmeden tek bir açıklama yapmadılar... Yabancı ülkeleri habire "örnek" alıyoruz; iyi taraflarını alalım....

Şunu da eklemek istiyorum. Son derece rahatsızlık verici bir kadın spiker, değerli bir konuğunun (emekli hava kontrolörü imiş) SÜREKLİ sözünü kesiyor. Bu kişi hep bunu yapıyor... O konuğu neden çağırdınız o zaman? Bu kadını gördüğümde zaplıyorum.. ben onun söz kesme iticiliğini değil o değerli konuğun bir uzman olarak verdiği doğru geçerli tam da konuya istinaden verdiği bilgileri açıklamaları duymak istiyorum ki kadının sorduğu soruya cevap veriyor uzman, konuyu saptırmadan, uzatmadan, alaksız şeyler anlatmadan... Spiker sorduğu soruya verilen cevabı dinlemeden aklına esiyor hemen başka birşey sormak üzere konuğun lafını kesiyor... Bu nasıl bir programcılık ve nasıl bir -kusura bakılmasın- terbiye?

Filiz Eyüboğlu