Park kelimesinin TDK sözlüğündeki açıklaması şöyle:
"Bir yerleşme merkezinde halkın gezip hava alması için düzenlenmiş ağaçlı ve çiçekli büyük bahçe".
Fransızca kökenli ve olasılıkla dünyadaki herkesin "park" dendiğinde anladığı ve gözünde canlanan şey, yeşil rengin hakim olduğu, çiçekli, ağaçlı, tabanı çim olan bir yerdir. Ancak bu sözcük, İBB ve ilçe belediyeleri tarafından gri, kupkuru, betondan oluşan bir yer olarak algılanıyor. Bunu anlamak çok zor. Ben Avrupa'da birkaç büyük şehir gördüm, hiç birinde betondan oluşan, çimin, çiçeğin, ağaç veya ağaççığın olmadığı, dolayısıyla yazın sıcağı daha bir artırarak yansıtan bir "park" görmedim. Yani böyle bir yere park denemez. Yeni bir sözcük gerekir. Ancak zaten orman ve bahçe fakiri olan ülkemizde ve şehirlerimizde park adı altında yapılan yerler neden insanların biraz soluklanacağı, ağaç gölgesi, çim kokusundan yararlanacağı, hatta mümkünse küçük havuz ya da göletler kapsayan yerler değildir? Avrupa'da birkaç apartmanın arasında ya da bir sokağın köşesinde minicik bir boşluk varsa, çim dikip, çiçeklerle süsleyip hatta minicik havuzlar koyarak yapılmış estetik harikası, fotoğrafını çekmeye doyamadığınız bahçeler, parklar gördüm. Park, bahçenin büyüğü, tanımdaki gibi. Bunlara da küçük ya da büyük yapma göller koyuyorlar.. içlerinde ördekler, kuğular... Gelgelelim bizde ne işlevsellik ne de estetik anlayışı görmek mümkün. Örneğin Şişli Camii yanındaki "park" denen gri, tabanı taş, dümdüz, kuru, yazın çok sıcak, koskoca bir yer var. Diğer "park"larımız gibi!!!! Buraya ne kadar şahane bir park yapılabilir oysa. Ya haftalardır Levent Çarşı'da yapılmakta olan "park"lar???? Bizler de yeşil bir yer yapılacak sanarak mutlu olmuştuk. Üstelik ortadaki yeşil parkı söktüler, yerine daha güzelini yapacaklarına, zemini alelade, hiç bir özelliği, güzelliği olmayan kare taşlarla kaplanmış, benim beton dediğim türde "park" yapıyorlar.!!!!! Taşları da birbirlerine tam bitiştirebilseler keşke! Kimi tam bitişmiş kimin bitişmemiş, açık. Muntazam bir görüntü yok. Gayri muntazam. Hem park anlayışları yok hem de işçilik çok kötü. Sadece adı park. Ve sadece mevcut 2-3 ağacı kapsayan bir park... Uğur kırtasiyenin önündeki koskoca alan da keza. Ağaçların çevresine de akıl almaz kabalıkta beton kare çerçeveler yapılmış. Estetik duygusundan bu kadar yoksunluk olur! Milyonlar harcanacağına basit bir mahalle bahçıvanına bu işi verseler, çok daha güzeli ve gerçeği yapılırdı.
Yeşil, yani gerçek parklar insanlara nefes alma, gölgelenme olanağı sağlayan yerler olduğa kadar, estetik bir görünüm de sunarak gözümüzü, zihnimizi rahatlatırlar. Yeşilin, ağacın, insana ve doğaya faydasını anlatmaya gerek yok, herkesce malum. Bir tek belediyelerimiz hariç. Bu parkları çizen mimarlar, onaylayan "büyükler" hayatlarında hiç Türkiye'de ya da yurt dışında park görmemişler midir? Gerçekten meraktayım, böyle birini görsem ilk soracağım soru olacak. Fakat bizler de mahalleli ya da vatandaş olarak hiç bir şeye hiiiiiiç sesimizi çıkarmıyoruz. Her alanda kalitesizlik...